Bir rüya gördüm.
Arabanın içinde bir puset. Pusetin içinde bir kundak. Kundağın içinde bir bebek. Bebeğin üstünde bir bıçak. Bıçağın ağzında solgun yüzüm. Usangın çehrem alazlanıyor. Ve gözyaşlarımın söndüremeyeceği bir yangın etrafı sarıyor. Bebeği ateşimle yakmaktan korkuyorum.
Arabanın camı yarıya kadar açık. Elimi içeri daldırıyorum. Bebeğin üzerindeki bıçağa uzanıyorum bir hışım. Yetişemiyorum.
Arkamda bir gölge. Gölgede adım sesleri. Seslerde bir telaş. Telaşı saran sert rüzgâr. Bir titreme alıyor beni. Üşüyorum. Arkama bakmaya mecalim yok. Canhıraş gürültüye teslim oluyorum. Sesime yabancıyım. Elimi camdan çıkarıp göğsümü siper ediyorum üstüme karabasan gibi çöken gölgeye. Kendimle göz göze geliyorum.
Gözlerim ateş saçıyor, ben üşüyorum.
Arabanın içinde bir puset. Pusetin içinde bir kundak. Kundağın içinde çocukluğum. Ağlamaya başlıyor. İçimdeki ben çoğaldıkça avazım semalara ulaşıyor. Sesim arşa çıktıkça çocukluğum ağlıyor.
Elimde bir silah. Silahın içinde bir şarjör. Şarjörün içinde bir mermi. Namlunun ağzından ateş saçılıyor. Bu ateşi tanıyorum. Bu ateşi gözlerimde görüyorum. Mermi çocuk kalbime saplanıyor. Ben susuyorum.
Yeryüzünde bir merdiven peyda oluyor. Merdivenin ucunda gökyüzü. Gökyüzünün içinde bir bulut. Bulutun ucunda bir damla. Yüzüme düşüyor. Ateşim sönüyor. Başka uykularda ölüm kapıları aralanıyor ve çocukluğum. Eşiğe varıyorum.
Bir rüya gördüm. Uyanamıyorum.