menu Menu
Hayata Dair
Hayat, geldik gidiyoruz kadar basit kurduğumuz bir cümle değil. Gelmiş ve gitmiş olmak ne kadar basite indirgenebilir bilmem. Ama gelip gitme arasında geçirdiğimiz zamanın tam karşılığı hayat oluyor. Ve hayata ne sığdırdığımız ise yaşanmışlık…
Sacide Aslan Kuşoğlu Deneme, N°2 / Ömür
Suç ve Toplum Önce Tuti Sonra

Hayat, geldik gidiyoruz kadar basit kurduğumuz bir cümle değil. Gelmiş ve gitmiş olmak ne kadar basite indirgenebilir bilmem. Ama gelip gitme arasında geçirdiğimiz zamanın tam karşılığı hayat oluyor. Ve hayata ne sığdırdığımız ise yaşanmışlık…

Her hayatın kendine göre bir zorluğu var mı ya da kolay hayat var mı? Bilmiyorum ama bazı hayatların gerçekten zor olduğu aşikâr. Zorluklar güçlendirir diye bir olgu vardır. Bu zorluğu yaşayanın dirayetine göre değişir kanımca. 

Öldürmeyen gerçekten güçlendirir mi? Bunun cevabı hem evet hem hayır. Hayır, çünkü bazı insanların kötü şöhreti için; şöyle zorluk böyle güçlük yaşadı hep bu yüzden böyle oldu. Yıkıldı!  İhanete uğradı, sömürüldü karşılığında böyle bir insan oldu gibi söylemler duyarız. İşte bu o insanın yaşadıkları altında ezilmesinin, güçlenememesinin sonucudur. Evet, yaşadıkları onu fiziken öldürmedi ama o da güçlenmek yerine ruhen ölmeyi tercih etti. Ve kendi ruhunu öldürürken de çevreyi yakıp yıkarak kendi hayatını temize çekti. Ya da hayattan elini ayağını çekip kendi yalnızlığında ve kendine dönerek, kendine acıyıp ağlayarak hayatı kendine dar etti. Yani güçlenemedi…

Ve bir de gerçekten yaşadıkları karşısında güçlenenler var. Onlar her ihanetin, her yıkıntının, her sömürünün üzerine basa basa her birini kendine basamak yapıp adım adım çıkmayı bilenlerdir. Yaşadıkları içlerindeki kör kuyuda, kendileri ise olgun bir başak ağırlığında yaşama direnir ve yaşamı yaşam kılarlar. Yaşamı yaşam kılmak nedir? Her şeye rağmen ayakta durup, yaşadıklarını kimseye mal etmeden yaşadığı her olumsuzluğu kendini bulmak ve insan olmak, insana evrilmek olarak görüp, duyumsayarak yol almaktır.

Ve bir gün; gitmek vakti geldiğinde, herkes gider. Kötü şöhreti olan sanır ki bu hayatta bir iz bıraktı. Bilmez ki onun bıraktığı iz yanan bir ormanın izi gibidir. Doğa kendini yenileyince o izden eser kalmaz. Çünkü kötülük her zaman kaybetmeye mahkûmdur. Oysa güçlenerek yaşamda yer edinenler hayata gerçek izi bırakırlar. Çünkü herkesin içinde mutlaka iyi olma dürtüsü galip gelir. Kimse kötülüğü kabullenmez, kimse ben kötüyüm demez. İşte bu yüzden bile iyilik kazanmaya mahkûmdur. Kötülerin anıldığı tek şey lanetlenmeleridir.

Dünyada iz bırakanlar yaşadıklarından güçlenerek çıkanlardır. Yüzyıllar geçse bile onlar hep örnek alınır, onlara ağıtlar yakılır, onlara methiyeler dizilir, onlara benzenilsin istenir. Onların izleri arkadan gelenlere yol açar, yön gösterir. Yaşamın gölgesinde kötülük dans ederken, iyilik iz bırakır. Öyle olmasa “Dünya iyilerin yüzü suyu hürmetine dönüyor.” denmezdi…


Önce Sonra

keyboard_arrow_up