menu Menu
Şifa Tanecikleri
Velveleye kapılıp ileri odakladığın gözlerin, şu anki vaziyetini hiçe saymaz mı? Şu anki hali onaylamaz ve yaşamaz da, bir sonrakine yol almak için can atmaz mı?
Esra Kurtuluş Deneme, N°2 / Ömür
İstanbul Önce Söyleşi: Ceyda Ejder ile Almanya’da Müzik Üretmek Sonra

Velvele…
İçindeki kargaşa..
Sakin ve bilge gibi davranan velvele..
Tamahkar kılığına bürünen arsız velvele…
Hayattan koparıp alan, satırları, satır aralarını okumadan tüm kitabı sonlandıran velvele…
Seni benliğinden uzaklaştıran,ne hissettiğini, ne düşündüğünü idrak etmeye izin vermeyen velvele..
Bir şeyleri kaçırmamak uğruna elindekileri bir kaldırım kenarına öylece bırakıverdiğin, yaşamayı unutturan velvele..

Sonsuzluk anın içindeydi hani ? 

Bu telaş neden peki…?

Her şeyi her zaman ele geçirmek zorunda değilsin.

Velveleye kapılıp ileri odakladığın gözlerin, şu anki vaziyetini hiçe saymaz mı? Şu anki hali onaylamaz ve yaşamaz da, bir sonrakine yol almak için can atmaz mı?
Sürekli büyümek için çabalayan çocuk, çocuk olduğunu bilir mi?
Velvele…
Her şeyi bilme, yapma, oldurtma ve ölme telaşı!
Sakin ol, halâ yaşamdasın,
Durakla.

Bir şeyi bilmen gerekirse bilirsin. 

Taşları dile getiren, sana da evreni konuşturur tasalanma.

Ne yer, ne yurt, ne de zaman sebep olamaz .

Her biri yanılsama değil miydi? 

O zaman neden bu velvele, bu arayış…?
Olduğun halde koyulaşmak, olduğun her ne ise onu bir dantel gibi örmeye  devam etmek dayançla…

Ferahı orada, tam da ayaklarının altındaki toprakta, tam da ellerinin içinde bulmak…

Her ne haldeysen içine yerleşip kalmak. Acil çıkış kapısını aramak değil, çıkışın kendisi olmak.
Kaçıp gitmek için çırpınmak, kalmak için kendini bağlamak değil, sadece kendi kendinin oyasını yapmak. 

Belki bugün acılı olur evet ama yarın güller açtırırsın gönül salıncağında…
Velvele…
Kara bir afsun değil midir?
Seni yaşamdan yolup köksüz, ruhsuz, yorgun alemlere bırakan…? 

Seni bedenden ayırıp bir cendereye atan…?
Sen o cenderede hala bir sonrakini ararken, bedenin kimin oluyor peki…?
Her afsun, süpürgesine atlamış uçan cadılarla mı yapılır sanırsın?
Peki ya imrendiğin yaşamlar, hala “Olmadı, beceremedin” diyenler, kendi kendine “Yapmalıyım” diyerek tekrarladığın bir kara büyü değil mi..?
Kendine olan sabırsızlığın, yerini bilememen, kötü bir afsunun etkisi değil mi..?
Ya Kendinden sınırsız beklediklerin..?
Velvele, içimdeki velvele, içindeki velvele..
Sakinle..


Aklın dışarılara akmasın, gönlün kapı kapı dilenmesin, bedenin sürekli kendini saçmasın, olmaya çalışma, oldurmaya çalışma. Sadece yap. Bir dantel gibi yap.
O dantelin içinde çöreklenirken, bulacaksın aradığını. 

Kısmetinden ne eksik, ne de fazlası…


Önce Sonra

keyboard_arrow_up