Düzlüğünde kuruduğum toprak
Şimdilerde çağırıyor beni
Suları salıyor çatlaklarından,
Ben yürüyüp geçiyorum içinden
İçinin derinliğini ölçmeden.
Her adımda parçalayıp, yıkıyor beni
Yolun kıvrımında dolomit kayalar,
Birikiyor ırmağın belleğinde.
Köpük köpük sular,
Lethe’nin akıntısına karışıyor.
Kavmimin unutturulan ismi
Bir taşın gövdesinde ağartılıyor,
Toprak kireç kaymağı kesiliyor.
Yol uzadıkça yankılanıyor kalbim:
“Ben o eski suyun oğluyum,
Kaynağını unutan nehrin yolcusuyum.”
Leviathan liğme liğme ediyor
Bezden tanrıça heykellerini.
Ben geçiyorum,
Ağıtlarım kül olup karışıyor sulara.
Yolun sonunda
Nehrin ağzında
Sesleniyorum:
“Genlerim silinip gidiyor yeryüzünden,
Kurtarın!
Boğuyorlar beni.”