menu Menu
Bana, Ona ve Siluetlere
Var olmanın, özgürlüğün, yalnızlığın ve bildiğine verdiğin mücadelenin tohumlarını ekiyorsun.
Elif Aksüt N°1 / Güz, Şiir
bir dağ türküsü öğret bana Önce Her Düş, Bir Hafıza Kıvrımı  Sonra

Aidiyetlerden bi’haber, kendinden meçhul siluetlerin adım attığı bir şehirden,
Bedenini özümseyememiş, var olmak istediği ruhun dışında gezinen birinin gölgesiyle,
Geçmişe, bugüne ve bundan sonra geleceklere.
Umudun yok olmaya zorlandığı bir coğrafyada,
Belirsiz hudutların arkasına saklanan bulutları görebiliyor musun?
Göremediklerini görecek, hissedemediklerini hissedeceğim.
Travmaların arkasına saklanan, kimliğini bulma endişesiyle adımlar atan,
Acılarını, hüzünlerini, öfkelerini bir ip gibi boynunda taşıyan insanlar.
Bunlar benim insanlarım değil.
Bir örümcek ağının naifliğinde yürürken,
Nefesini kestiğin ömürleri anımsadığında,
Adımlarını daha keskin atıyor, varlığınla savaşacak gücü anımsadıklarınla buluyorsun.
Bir bulutun şehirden geçişiyle kıyasladığın her ömür tanesinde biraz daha kaybediyorsun.
Aidiyetlik çukurunda bir duvarın dostluğunu tercih ederken,
Bir gece, her geçen gün azalışın verdiği hazzı hissediyorsun.
Arayışların ortasında tökezlediğin yokuşları ve başladığın noktaya geri dönerken düştüğün çukurları fark etmek için,
Kelimelere gerek yok.
Noktaların ve sonların gücüne hayran olurken,
Bir şiiri bitirmek yerine, terk ediyorsun.
Ve bugün, adım attığın benlik savaşının tam ortasında,
Ay ve yıldızların artık birbirine yakın olmadığı bir galakside,
Var olmanın, özgürlüğün, yalnızlığın ve bildiğine verdiğin mücadelenin tohumlarını ekiyorsun.
Benci zihinlerin ve merkeziyet hazzındaki vücutların hakimiyet kurmaya çalıştığı dünyalarında,
Bir yer bulmak yerine, kendin için en doğru olana doğru mücadelen.
Ve sen,
Elleriyle kurduğunu yıkabilecek insanların gücünü görmemek için gözlerini kapatıyorsun.
Bakışlarına muhtaç olmayan siluetleri tanıdığında da öfkeni gittiğin yerlere bırakıyorsun.
Mücadeleni anlamlandırmak ve kelimelerin arkasına sığınmaktan vazgeçtiğinde,
Benliğinin dayanılmaz hafifliğiyle tanışacaksın.
Anlamların, anlayışların, tanımanın ve fark edişlerin sonundaki yalnızlığa gururla adım atıyorsun.
Anlamsız mücadeleler ve savaşsız insanların arasında benliğini bulamazken,
Kapanan her kapının sonunda kendinle yeniden tanışıyorsun.
Ve bir gece, her kelimenin dayanılmaz çukurunda,
Aynadan rol çalarak kendinle konuşuyorsun.


Önce Sonra

keyboard_arrow_up