Saydam zincirler var dudağımda.
Bu avucuma dökülen, sesimin kör dişleri.
Küllerden bir hâne beğeniyorum.
Günler tek tek büyüyor kucağımda.
Bir akşamdan seçtim menzilimi;
kendimden çıktım, yürüyorum.
Ezberliyorum zihnimin caddelerini.
Soluğumda geziyor avare menekşeler.
Bin kancalı bir durağa varıyorum.
Derken duyuyorum,
usulca kapanıyor ardımdan pencereler.
Yorgun adımlarımı serdim önüme;
kendimden geçtim, yürüyorum.
Tanrı’m, bir dağ kırılıyor cebimde!
Köksüz ayağıma bağlanmış taşlar.
Başımda sislerin siyah pelerini
ve omzumda demirden kuş tüyleri.
Bilmem, yol ne zaman hatırlar,
senin
hiç gelmeyişini.