hanımlar, beyler, efendiler
sizlere bir kalbin kırıldığı yerden sesleniyorum
bu yüzden yırtık ve kanamalı olacak sözcükler
sizlere kendi memleketimden olmasa da
bir başkasının memleketinden tüm kendiliğimle sesleniyorum
bana vekalet ederken yerliler
bütün çabamı duyumsanmak için kullanıyorum
taze arılar ve tombul sinekler eşliğinde
bahsetmek gerekirse birkaç parça donum asılı kapıda
ve yatağımın üzerinde her daim dölden heykeller
siz göremeseniz de bana inanın
bana inanın ben gecikmeli ankara treniyle gelmedim
tribüne turnikeden ikiye bir
otobüslere arka kapıdan kaçak bindim
ne ruj sürdüm dudağıma bardağınıza hapsedeceğiniz
ne de sevimli göründüm resepsiyonda
kimseye vaat etmedim huzuru
ama sıkıntıyı yaşamayı diledim sevdiklerimle mutlaka
bahsetmek gerekirse zincir hiç gevşemedi boynumda
ve avuçlarımda her daim sevgilimin donuk teri
duyuyorsunuz değil mi?
hepi topu birimle ölçülecek uzaklıktayım bedenlerinize
fakat ruhunuzun tam ortasındayım
bazı zaman açlıktan ağrılar işgal eder karnımı
o sırada bile ne knut hamsun kadar iyimserim
ne de üstad william kadar avare
biliyorum seviyorsunuz beni nefret etseniz de
biliyorum özlüyorsunuz
özellikle sesimi duymadığınızda
şiirlerimi karıştırıyorsunuz parmaklarınızla
ojeniz eski, şeytan tırnaklarınız uzun
ve göt deliğinizi kaşıdığınız o parmaklarınızla
bütün poetikama eğiliyorsunuz
bahsetmek gerekirse sevmeyi denemiştim sizi birkaç kere
ama her daim ret oyları çoğunluktaydı içimdeki mecliste
hiç samimi değilsiniz
son günümde terbiyeli olmak isterim yine de
birazdan öleceğim
beni toprağın bacak arasına kadar iten gücü
annemin içinden çıkarkenki itici güçle aynı buluyorum
siz beni bulamıyorsunuz değil mi?
çünkü siz zayıf ve sikik zebercetsiniz
ben ise bütün ihtişamınızı sikip atan egosavar şairiyim bu çöplüğün
kalbinizin ne işi var burada düşündünüz mü hiç?
bahsetmek gerekirse en başından beri ölüyüm
ve her daim ulaştım yaşamın lezzetine ölü halimle bile
son günümde terbiyeli olmak isterim
şiirlerim sarkarken yeraltına
zıplasın isterim tüm underground alemi
şiirlerimden sıyrılıp gelsin yanıma
ne hacet duydunuz mu beyler ve hanımlar
ha bir de efendiler
sizi hiç sevmedim
hesabı da size soktum masadan kalkarken
masaya belki hiç oturmadım
sizin masalınıza karakterim şiddetli şekilde gerçek
bahsetmek gerekirse gün sonu cebrail yerine allahın kendisi gelecek
ve asla almayacağım selamını en azından bu dünyada
hiçbiriniz duymadınız beni
çünkü ben bunları hiç söylemedim
hep yazdım kanla karışık, toz buz içinde
kar kış demedi dilim
dilimdeki tekerlek içeri doğru dönerken
izmirin ücrasında etmedim dua
missisipi kadar bilinmese de
tepecik kuruçay kıyak denklem
son günümse uyuyorum ben
hiç gelmediğim gibi
yine gelmeyeceğim erken