gönlü olmayanın avuçlarında
zaman, sêleber gibi ısınmaz
ne yapsan, auran
uzağa düşer
uzak olan sensin
adımı sağırlaştığım bir akşam var
orada köz oldum
kiminle konuşsam
cümlelerim
bir vadiye taşar
bir mahkeme vardı içimde
hâkim bilanço tutuyor
celseler düşüyordu rüyama
ben savunmayı hiç öğrenemedim
kalbin kilidini açacak anahtar
çoktan bir kurşun gibi yiv yolunda.
hâlâ cebimde
taşıyordum anahtar deliğini
bazen
gönülsüzlüğün tarihi
boynuna urgan gibi dolanır
o insan, lâldir
sadece nazar eder
her şey kadar yarım
hiçbir şey kadar tam
o yük
taşımayanın cebinden
daha ağırdır