I.
zamanın sırtında bir kambur gibiyim
geçmişin yasını tutmak için yorgun
sabahı uykusuzlukla karşılayan kalbim
biliyorum gelecek kaygısı eksiltiyor
rüyalarımdan iyiliği
ayaklarımdan ulaşma ümidini
kederli bir şarkının rengini benimsedim
evimin duvarları için.
II.
yüzüm
toprağın kırgın tabakasıdır
toprağa anlattım durdum bunu
hayatımın tüm zayıflıkları tanıktır
kapıya bakarak bir ömür tüketen annelerin
gül yaprağına düşen umududur
yüzüm kayıp bir evlattır,
yaşıyorsa bir candır, ölmüşse cesettir
ama hep bir cumartesidir, hep bir bekleyiş.
III.
bu cihanın öyküsünü
içimde karararak bir akşam olmaya meyleden
saydam bir hüzün anlattı
kayıp evlerden sızan kayıp insanları
aramızdaki binlerce suskun nehir örttü telaşımı
bu telaşla sığındım evin duvarlarına
bir duvar, bir ur, dünya ile akran samut bir yüz.
IV.
akrep ile rastlaşan bir gecede
kaç duvara sindi zehir, kaç küheylan can verdi
kaç çocuk analarının rahminden
bu evrenin rahmine geçmeden düştü
çünkü siyanür solumaktan
çürüdü aşka benzeyen kokular
çünkü korkuyorum hayata ve bu kente bulaşmaktan.